top of page
Ara

Yuva*

Yazarın fotoğrafı: Hilal ÇelikHilal Çelik

“Don’t go back, baby.” dedi, tırnaklarıyla oynarken. Tam da Merve’ye ve ailesine atılan son* kazıktan bahsetmiştim ona. Sonra bir şekilde konuyu frizbilere ve haftasonu kaçamaklarına getirebildik nasıl olduysa.. Ah bilemiyorum, yaklaşık üç aydır her yazımda belirttiğim gibi belirtmezsem olmayacak, özleyeceğim.. Bu durgunluğu, bu sahipsiz sessizliği, itişip tepişilen minik kavgaları ve özgür ruhumuzu dalgalandırdığımız yana doğru çekerek açılan küflü pencereleri.


Bununla beraber öyle bir özledim ki Merve’yi, evimi. Gitmek istememekle, yeni benliğimi yeni hayatımla tanıştırmak için can atışım birbiriyle çelişiyor. Ne çok şey değişti. Ne çok şey öğrendim burada. Neler gördüm; dünya ne kadar küçüktü gözümde ve ne kadar çok çaresizdik bundan yedi ay öncesinde.. Şimdi anka kanatlarımı takmış oradan oraya uçuyormuşum gibi hissediyorum bazen. Ne insanlar tanıdım, ne çeşit yaşam biçimleri ne farklı görüş açıları gördüm. Ne tecrübeler, ne zevkler, ne seçimler, ne bedeller.


Eskiden iç çeker “Anlamıyorsunuz.” derdim. Sorun da hep bendeydi sanki. Normal değildi bir şeyler, hiç olmadı. Şimdi düşününce, ne çok yormuşum kendimi. Gerçekten de dünyanın bir yerinde beni ben olduğum için seven, gözümün içine en derinlere uzanıp “Çünkü çok güzelsin.” diyen biri var sessizce*, fiziksel bir güzellikten bahsetmiyor olmama rağmen fiziksel anlayışa sahip olan insanlarım için de gülümsüyorum. Anlamak, anlaşılmak ve sevmek üzerine yazmalıyız bu hayatı. Şimdi baktığım yerden 23 yıllık hayatımın zirvesi bile olabilir şu geldiğim nokta. Hayatımın geri kalanı yokuş aşağı sürüklenen bir bisiklete dönüşecek olsaydı bile ve arkama dönüp bakma şansı elde etseydim kendimle gurur duyardım yine. Attığım her adımdan, verdiğim her karardan, sevdiğim ve terkettiğim her insandan.. Hatalarım için önce kendimden özür dilerdim ama dilemeden önce affetmiş olurdum kendimi yine de. Ve yine ben en güzel burayı terkedeceğim Eylül ayı geldiğinde. En güzel vedam olacak ve hep bir yerlerde bileceğim ki; dünyanın öbür ucunda bir sığınağım var benim. Bir gün kaçmak istersem her şeyi yakıp, kimsenin adresini bilmediği bir evim, bir yuvam var.

Üç kuralı olmalı insanın; 1.Asla 2.Pişman 3.Olma. Pişman olacak bir karar alma..


Sonra nefes nefese kalıp otururdum bir taşa belki. İnsan bazen çok yalnız kalıyor şu hayatta. Öylece bakınıyorsun etrafına, “Tek bir kişi mi olmaz be..” diye soruyorsun. Öfkeleniyorsun; neden hep ben tutmak zorundaydım arkadaşlıklarımı, neden hep ben çaba harcamak, masaya oturtmak zorundaydım birilerini. Bir gün ben bıraktığımda kimse kolumdan tutup geri getirmedi beni hiç. (Şükürler olsun, gerçi.) Şimdi yine buradan 8 ay sonrasından baktığım zaman o günlere, ne gaflet diyorum. Ne acaip. Artık insanlar benim soğuk, uzak ve mesafeli olduğumu düşünüyorlar. Ben de muzaffer bir gururla gülümsüyorum kötü kötü, parantezimin içinde; uzak durun benden artık, oluyor. Ne kadar mesafeli olursam o kadar az kişi çünkü, o kadar az bıdı bıdı ve o kadar az samimiyetsizlik.


Velhasıl kelam, bugün kütüphaneye gidip bir haftadır yazmaya niyetlenip bir türlü başlamaya cesaret edemediğim TOEFL writing essaye başlayacağımı umut ediyorum. Bir yerlerde kalbi kırık birileri varsa ve bu yazıyı bir şekilde açmışsa diye bu satırlar, ya da geleceğime, geleceğimdeki değerlerime, değerlilerime.. Hayatta kalmayı her gün bana tekrar öğreten yorgun Merve'ye..


Potansiyelini asla tam anlamıyla bilemeyeceksin ve denemekten vazgeçmeyeceksin. Durmayacak ve önünü kesmelerine izin vermeyeceksin.


C’est la vie, hayat; suyun kayaları delişi, sonra bir çağlayana dönüşmesi gibi. Durmayacaksın, yeni şeyler öğrenmekten, anlamaktan ve dinlemekten vazgeçmeyeceksin. İçinden geçmelerine de izin vermeyeceksin. Söz ver, ve ayağa kalk şimdi..

“Merhaba” de, önce kendine..

Çay demleriz, bakarız bir şekilde çaresine, hiç değilse yan yanayız..


H.





 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon
  • White Instagram Icon

© 2016 by Hilal Çelik. Proudly created with Wix.com

bottom of page