top of page
Ara

ViSNE SUYU

Yazarın fotoğrafı: Hilal ÇelikHilal Çelik

Vişne suyu kutularından büyük olanı seçtim ona. Sonra peçetelere çiçekler çizdim ve poşete koydum. Orada duran neşeli bir garson kızdım sadece. Fazla dikkat çekmemeye çalışarak hayatıma devam ediyordum ama başımı belaya sokmamayı başarabildiğim bir gün bile yok gibiydi. Güneşli ama hafif serin bir yaz günü sabahında belirdi orada. Aynı gülüyorduk. Dokunmadım çünkü hep bozulurdu böyle şeyler biliyordum. “Onarmam gereken şeyler vardı önce.” az kalmıştı, çok az kalmıştı. Bir düğümü çözüp gelecektim. Bir anda kendimi hızla giden bir arabanın direksiyonunda buldum sanki. Çok fazla ses vardı, herkes çığlık çığlığa bağırıyordu ama ne kaynağını bulabiliyordum ne de yapabileceğim bir şey vardı. Hızla, süratle gidiyordum ama attığım makasların sebebi de hayatta kalabilmek ve hayata tutabilmekti zira frenler çoktan patlamıştı. Artık duramadığım bir yerdeydim.


Sonra yan koltuğumda belirdi kıvırcık saçları ve tertemiz gülüşüyle. Çığlık atanların aksine sakin sakin konuşuyordu ve ben bu sefer sadece onun sesini duyuyordum. “Hayır” demek istedim. “Şimdi değil, lütfen. Şimdi değil.” senin zamanın daha gelmedi. Ben buna hazır değilim henüz ama giderse geri de gelmeyecekti.

Ve çarptık. Arabayı ben sürüyordum ama hep beraber devasa gri bir duvara çarptık. Duvara hiçbir şey olmadı ama benim kolum bacağım koptu sanki. Kim’in battaniyesine sarınıp toparlak olup yattım bir süre. Perdeleri açtım sabahları, çiçeğimi suladım, film izledim, kitap okudum, yeni insanlarla tanıştım. Yemek yedim, su içtim. Ama şiddet uygulamış olduğum gerçeğinden asla çıkamadım. Kendimi suçladım ve kendimi asla affedemedim. Gitmek istedim, kalmak istedim. Koşmayı ve olduğum yerde sonsuza kadar eylemsizce durmayı aynı anda istedim. İkisinin yerine sakince devam etmeye çalıştım, kafam çok karışıktı.


O sadece arada bir koridorda beliren kıvırcık saçlı tatlı çocuktu. Vitrindeki kırmızı bisiklet gibi ışıl ışıl ve tertemiz. Düşündüğümde beni gülümseten gizli bir sır gibi. “Neden yaptın ki bunu bana?” diye sorup durdum günlerce. Ama zaten ne yapmıştı ki.

Sonra Cafer dedi ki, “Öyle olmadı aslında. Senin bir adesyonun vardı. Herkes bir kalem masraf ekledi oraya. Sen sustun. Kalemler çoğaldı çoğaldı. Sen sustun. Artık sığmaz hale geldiler adesyona. Sen sustun. Sonra o geldi en alta bir çizgi çekti ve toplam tutarı yazdı. Sen karşılayamadın bu tutarı. Ve şimdi nasıl ödeyeceğini bulmaya çalışıyorsun.”


Şimdi ne için depresyonda olduğumu bile bilmiyorum. Günler sakız gibi uzuyor. Saat öğlen vakti ve ben yeni uyandım. Karnımın acıkmasını sırf hayatta kalabilmek için bekliyorum ki onun da çok bir önemi varmış gibi değil. Domino taşlarından yaptığım kule yıkıldı, ben minicikmişim gibi altında kaldım. Bir tane ben var uzansam tutabilirim, tutup çekebilirim. Ama kafamın içinde bir yerlerde izole edilmiş bazı bulmacaları çözmeden ona ulaşamazmışım gibi. Ama sesini duyabiliyorum. Hala kitap oku biraz, film izle istersen, hadi biraz yoga yapalım, dışarı çıkıp gezelim falan diyor ama içimi gıcıklayan ve değiştiremediğim bir şarkı gibi kulağımın dibinde.


Derin bir ‘of’ bırakıyorum bazen dünyaya olur olmaz yerlerde. Herkes susup kaşlarını çatarak bana bakıyor. Önceden kabıma sığamıyordum artık sıkıştırılmış tepiştirilmiş gibi hissediyorum. Bir kısmımın dışarı da olması gerekiyordu belli ki. Gidebileceğim bir yerim yok, bunları anlatabileceğim kimsem yok. Çünkü ona anlatmak isterdim önce, benim yerime kendiyle konuşup benimle alması gereken kararı kendiyle aldığı için o masada da söz hakkım elimden alındı. Bir şeyleri düzgün yürütmeye çalıştığımı düşünürken denklemde bir yerimin bile olmadığını farkedişimin depresyonu bu sanırım.

En kötü kısmı da içinde kalmayı kendim seçiyorum. Hiçbir şey olmamış gibi yapabilirim. Hiçbir şey yaşanmamış gibi dönüp gidebilirim. Kaçabilirim ve çok iyi saklanabilirim. Her şeye dönüşebilirim ve her şeyi istediğim şekline dönüştürebilirim. Ama düzeltemeyeceğimi biliyorum totalde. Ve düzeltemeyeceğim için bunların hiç birinin bir önemi kalmıyor..

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon
  • White Instagram Icon

© 2016 by Hilal Çelik. Proudly created with Wix.com

bottom of page