top of page
Ara

Evdesin*

Yazarın fotoğrafı: Hilal ÇelikHilal Çelik

Önce valizimi boşalttım artık tabularıma yabancı olan dolaplarıma, sonra zihnimi verdim kazandığım bütün o savaşlardan yanımda getirmeyi başarabildiğim ve ganimet saydığım insanlarıma. Sıkı sıkı sarıldım insanlarıma, kaybetmeyi ve kaybolmuş sayılmayı da bilerek. Ev dedim sonra, nasıl da kaliteli bir yumuşatıcı gibi kokuyor. Nasıl da tertemiz, bıraktığım gibi. Hep şikayet ettiğim ve asla benimseyemediğim duvarlar bile kucaklamışlardı beni oysa. Şimdi baktığımda ne kadar da yabancılıyordum geldiğim noktayı.


Artık diyorum ki, “Hayat gerçekten çok garip.” Yeterince kaybettiğinizde yeterince şimdiye odaklanıyorsunuz paranoyakça ve aslında hata yapmaya daha açık hale geliyorsunuz bir gün. Bir masal vardı okuduğum şu an olduğum koordinatlardan kilometrelerce uzakta, okyanusların kıtaların ardında. Öyle ki hiç okumamış saydığım, hiç yaşanmamış addettiğim uzun bir masal. Artık havaya savurduğum beylik laflarım, genel geçer yargılarım da yok ama çok törpülendim sanki köşelerimden.


Hayat, gerçekten çok garip. Bir bakıyorsun gökdelenlerin arasında bir sokakta başını gökyüzüne çevirip nefesini tutuyorsun kederle, kendine kaldırım kenarlarında yer açmaya çalışırken ve bir bakıyorsun evdesin. Birkaç ay öncesinde heyecan duyduğun şeyler birkaç fotoğraf karesinden başka bir şey değil artık.


Ve ben “Artık sadece huzur istiyorum.” diye kendimi telkin ederken buluveriyorum. Öyle bir duvar örmüşüm ki içime, göz alabildiğine beyaz. Sakinliğime dokunmaya kalkacak herkese tepkiselliğim... Ben yaptım diyorum, ben başardım. Ve ben nasıl istiyorsam öyle olacak. Gelebilirsin tabii, ama bu sefer benim kurallarım geçerli. Sonra çelimsiz bir sesle bakışlarını kaldırıyor çocuk, “Ama benimde istediklerim vardı.” diyor.


Çamaşırları asıyorum sonra, ütülenecekleri ayırıyorum kenara, yarının işi o. Gece lambamın ışığına sığınıyorum ve bekliyorum gelecek günleri. Limitlerini tüketmiş, bedellerini ödemiş bir nefesin sesini duyuyorum, sanki kendi göğsümden yükselmemiş gibi tanıyamıyorum artık kendimi*. Ve kendimle barışacağım günü beklemeye başlıyorum bütün defterleri dürüp, bütün hesapları kapanmış sayarak. Bu sefer gerçek bir yol seçiyorum kendim için, korkulardan arınmış bir yürekle.


Uzun zamandır kısa vadeli planlarımın yüzeyselliğinden olsa gerek, hala hayatta olan kişi olduğuma şükretmekten başka görevim yok artık. En azından bunu layıkıyla yerine getireyim diyorum ve balkon kapımı açıp tertemiz havayı içime çekiyorum makul bir saatte uyanıp. Sonra çay demliyorum annemle kahvaltı yapmak için.


Sevmek güzel şey. Hataları telafi etme yolunda yeterince yüzsüz olmak cesaret istese de umutla başladığım her günün sonuna yorgunluğumun notunu düşüyor, merak ediyorum bundan sonrasını.

And I was running far away Would I run off the world someday? Nobody knows, nobody knows And I was dancing in the rain I felt alive and I can't complain But now take me home Take me home where I belong I got no other place to go Now take me home Take me home where I belong I got no other place to go Now take me home Take me home where I belong I can't take it anymore



H.




 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon
  • White Instagram Icon

© 2016 by Hilal Çelik. Proudly created with Wix.com

bottom of page