top of page
Ara

NOT:

Yazarın fotoğrafı: Hilal ÇelikHilal Çelik

Yine de bazı günler diğerlerine göre daha zor oluyor. Bugün mesela kaç kere gözlerim doldu da kelimelerim boğazımda tıkandı hatırlamıyorum. Bazı insanların sizi ne kadar sevdiği ya da sevmediğinin bir önemi olmuyor bazen. Sadece nefes alamıyorsunuz o insanın yanında ve nedense ağzından çıkan her kelimede paramparça oluyorsunuz. Belki de takmışsınızdır bir yerlerde o insana bilemiyorum ama ben böyle düşünemiyorum bir türlü. Bir sıkıntı varsa bir sıkıntı vardır bence. Ama bunun da bir önemi yok aslında. Sadece bugün çok yorgun hissettim bir anda. Gözlerim doldu, omuzlarım düştü ve önüme baktım öylece. Söylenecek söz kalmamıştı. Aranacak kimse yoktu. Öyle bir durumdu ki aranacak birileri olsaydı o duruma asla düşmezdim biliyordum bir şekilde. Dizlerimin üstüne düşmek ve sonsuza kadar orada kalmak istedim. Bu ara annemi ve kedimi çok özledim. Aslında yorganımın altına saklanıp günlerce oradan çıkmamak istiyorum içten içe. Ama çözmeyecek biliyorum.


İçimde yanıp duran bir ateş var. Canımı o kadar yakıyor ki.. Bütün yollarımın sonu oraya çıkıyor sanki. Asla susmayan bir fısıltı kulağımın dibinde. Her gece ve her gündüz acı çekiyorum gözlerimin önünde. Sonra o laf geliyor deliyor kalbimi tam ortadan. Ve yine her şey bir an için birleşiyor içimde. Ben de bu sefer binalara çeviriyorum bakışlarımı. Biliyorsunuz, gözleriniz dolduğunda yukarı bakınca akmamasını sağlayabilirmişsiniz gibi...


Bunu söylememe gerek var mı bilmiyorum ama iyi değilim aslında bu aralar. Bilmiyorum nereden tutunacağımı. Artık düşmemeyi ya da ayağa kalkmayı öğrenmek değil ihtiyacım olan. Düştüğüm yerde gelen tekmelerden ve darbelerden korunmalıyım. Ve gerçekten bilmiyorum, hiç bilmiyorum. Keşke kolayca başkalarına inandığım gibi boş vaatlerle kandırabilseydim kendimi. Kendime söyleseydim hayatımın en büyük yalanını ve en çok kendime inansaydım. Kendimin peşinden harcasaydım senelerimi ve sonra da yüzsüzce “Yine de her şeye değerdi, çok sevdim ben.” diyebilseydim bütün o kaosun ardından. Ve sonra en baştan başka bir yalana tutunabilseydim yeni baştan. Ama olmaz işte. Beni ben dahil hiç kimse o kadar da sevemedi ki. Olmaz.


Acılarımın bile üzerine birkaç detay ekleyip pazarladılar. Gerçekleri konuşmayı o kadar çok isterdim ki şu an mesela. Söyleyemem ama. Söylesem buraya yakışmaz her gün içimde beraber yaşamak zorunda kaldıklarım. Bütün o hayata pozitif bakma zırvalıklarının yanında yaptığım şey çok basit aslında. İntihar etmiyor olmamın tek sebebi, öldüğümde her şeyin bitecek olduğunu kavramış olmam. Bundan öte acı olmayacak biliyorum. En kötü öleceksek sonunda bu hikaye nereye doğru gidecek merak ettiğimden nefes alıyorum hala. Umarım bir gün bu merakımda diner de, bu ızdıraba bir son veririm belki, bir anlık öfke ile. Keşke, bu kadar soğukkanlı bir insana dönüşmeseydim de bir an önce gelseydi o an artık.


Sadece bir şey istedim bu hayatta. Tek bir şeyi bu kadar çok istedim. Bir sabahın hayalini kurdum yıllarca. Keşke bir hayal olarak kalsaydı hep. Yoksa bir önemi yok gülüşlerimizi yarıştırmanın sen de biliyorsun.. Ben söylüyorum açık açık. Çok acıyor. Al bu bilgiyle ne yaparsan yap diye ortalığa dökülesim var çoğunlukla. Bazen ölü taklidi, bazen hiç bir şey olmamış gibi davranma dürtüsü. Herkesin özel problemleri benim özel problemlerimi dövüyor her seferinde. Anlattıklarını dikkatle ve ilgiyle dinliyorum insanların. Belki bir gün biri de beni dinler diye. Ama sıra bana gelmiyor hiç.


Yani çok yoruldum işte.

Hiç yaşanmamış, hiç yazılmamış gibi yaşam çizgim sanki.


H.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon
  • White Instagram Icon

© 2016 by Hilal Çelik. Proudly created with Wix.com

bottom of page