top of page
Ara

Yalnızlık Tımarhanesi

Yazarın fotoğrafı: Hilal ÇelikHilal Çelik

Geçen gece Misha gece üçte bütün evi spin atarak koşarken nedense özellikle benim üzerimden geçmeyi de ihmal etmiyordu ev turunun arasında. Ne enerjiydi arkadaş. Büyük bir sabırla kalktım, onu kucağıma aldım ve ışıkları yakıp bütün evi gezdik. Aralarda miyavlayarak bana bir hikaye anlatıyordu ama ne yazık ki anlayamadım. Bütün evin güvende olduğundan ve bütün tesisat sisteminin arızasız çalıştığından emin olduktan sonra ona sarıldım ve uyuyakaldığından emin olana kadar hareket etmedim. Tabi bütün bu boğuşmacanın bitmesi sabaha karşı 6’ya kadar sürmüştü. Sabah uyandığımda göbeğimin üzerine kurulmuş yüzüme bakarak uyanmamı bekliyordu. İstemsizce güldürdü beni. Onu ne kadar çok sevdiğimi o an anladım sanırım. Evet hala kedimden bahsediyorum. Kendimi bildim bileli gece yarısı bir şekilde uyandırılmaktan nefret etmişimdir. Ve uyandırılıyorsam en sinirli halime hep birlikte şahit olabiliriz. O sabah Misha’nın yüzüne baktığımda uykusuzluğum, baş ağrım ve huysuzluğum uçup gitti. Ah! Ne kadar iyi geliyordu bu kız bana..


Karantina günleri ciddi manada kabak tadı veriyorken Kadıköy’e gitmeyi çok özlediğimi farkettim geçenlerde. Hatta bunun için yanıp tutuştuğumu. Mustafa’ya beni dışarı çıkar diye yalvardım iki gün. Sonunda gelip beni evden aldı. Bostancı sahil ve cadde bomboştu, hava kapalıydı ve İstanbul neşesiz bir kadın gibi somurtuyordu. Eve geldiğimde Misha’nın onu en son uyuttuğum yerden hiç ayrılmadığını gördüm.


Son zamanlarda hayatım bunlardan ibaret gerçekten. Günlerin ve tarihin kontrolünü kaybetmemek için kişisel bakımıma sanki sosyal bir hayatım varmışçasına devam ediyorum. İzleyecek dizi bulamıyorum ve kitap okuma hızıma geri kavuşma çalışmaları yapıyorum. Malum taşınmaydı, hastalıktı, değişen iş düzeniydi derken bir aydır elime kitap almadım. Bu yüzden bir iki yeni kitaba başlama denemesinden sonra “Aşk ve Öbür Cinler”e başladım bugün. İtiraf edeyim ismi bana hep çok havalı gelmiştir. Onu elime alma sebebim de tamamen buydu. Yoksa param olmadığı için Bilgi Üniversitesi’ndeki Marquez atölyesine katılamadığımdan beri Marquez kitaplarına bir miktar küsmüşlüğüm vardı. Ama bu kitap ile aramızı düzeltebilirsek sanıyorum sıradaki kitap “Kolera Günlerinde Aşk” olacak.


Sanıyorum herkes fazlaca bunaldı. Bütün bu günler geçtiğinde, herkes iyileştiğinde, tekrar çıplak ellerimizle bir yerlere dokunabildiğimizde ve özgürce öpüşebildiğimizde, hayat nasıl olacak merak ediyorum. Yüksek ihtimal ilk iş bizim çocuklarla Kadıköy’e gider, geç saatlere kadar sokaklarda serserilik yaparız. Ve Mustafa beni bir Cuma akşamı alıp Üsküdar’a götürür. Hafif bir bahar esintisi vururken Çınaraltı’nda özellikle bir masaya dikerim gözlerimi. Umarım o günler çok uzakta değildir. Yoğun iş günlerinin ardından seke seke plaza merdivenlerinden inip akşam trafiğinden kaçan aceleci adımlarımı özlemedim. Bu izolasyon beni çok bunaltmadı çünkü sanırım çok uzun zamandır buna çok ihtiyacım varmış.


Bu şekilde mecburi yalnızlaşmak bana gerçekte kimleri ve neleri çok özlediğimi iyice hatırlattı. Geceleri uykumu kaçıran korkularımla yüzleşmeme ve kalbimi kıran, gözlerimi dolduran acılarla teke tekte dövüşmemi sağladı. Hepsinden galibiyetle çıkamasam da, artık kendime dair bazı şeyleri daha net görebiliyor ve kendimle her gün daha da barışıyorum. Kendimi kırgınlıklarımla tanıyorum. Onarabileceğim ve onaramayacağım yaralarıma birer birer bakıyorum ve onları kabul ediyorum. Bazı şeyleri hala anlamaya çalışıyorum ama bazı şeyleri de olduğu gibi görüyor ve sorgulamıyorum.


‘Nasılsın Hilal?’ diye sorsaydınız bana.. Eskiden olduğu gibi gözyaşlarına boğulup “İyi değilim ben.” diye boşalmam mesela artık. Tam olarak “İyiyim.” de diyemem. “İyi olmak için çaba harcıyorum.” diyebilirim ama. Kendime iyi bakıyorum. Beklemeden yaşamayı tam olarak öğrenmeme az kaldı.


Siz de kendinize iyi bakın. Fazla televizyon izlemeyin. Sosyal medyada boğmayın kendinizi. İnsanlarla da çok görüşmeyin bu süreçte. Doğanın bize havadan hediye ettiği bir yalnızlık tımarhanesi bu süreç. Kaç jenerasyona nasip olmuş, hadi sen biraz evinde otur kendini toparla diye eve kapatılmak. Muazzam.


H.


 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon
  • White Instagram Icon

© 2016 by Hilal Çelik. Proudly created with Wix.com

bottom of page