Onu klonlayabilseydim, biri bende kalsaydı diğeri gitseydi kendi yoluna. 'Biri' kalsaydı hep yatağımın sağ tarafında, dönüp dururken sığındığım kuytu olsaydı. 'Biri'ni arayıp anlatsaydım bugünün heyecanlı hikayelerini uzata uzata. 'Biri' en yakın arkadaşım kalsaydı da söylememe gerek kalmasaydı aklımın köşelerine saklanan kabuslarımı. 'Biri' kalbimi avucunda tutsaydı ve benim gözlerim dolu dolu kaçırmasaydım bakışlarımı hiç. 'Biri' kokumu içine çekseydi de son nefesimi verseydim tam orada. Diğerine olsaydı bütün kızgınlığım ve öfkem, içimdeki siyahımı kustuğum diğeri olsaydı da 'biri' hep beni yatıştıran olsaydı. Gördüğüm gözlerim, duyduğum seslerim olsaydı. Ölüm dediğim de buydu zaten. Hep nasıl öleceğimi merak etmeseydim zaten biliyor olurdum bu şekilde bitmiş olacağını belki. Günün sonunda kahvemi yudumlarken kulaklıktan çıkan müziğe boğardım arabaların sesini. Bir şey eksik diyip dururdum belki hala hayatta olsaydım. Oysa yine biliyor olurdum neyin eksik kaldığını.
"Haksızlık." dedi adam sonra. Birini öylece sürükleyemezsin peşinden, koparamazsın ait olduğu, yuva bildiği insanlardan. Ben yine eşeliyordum bu sefer koltuğun döşemesini. ‘Sana bir şey söylemeliyim’ dedi. "The woman and the man, değildi.." Sustum, 'biri' yutkunduğumu görseydi... ‘Senin içindi, ama onun için değildi.’ Yeterli miydi? Ah değildi. Sarkastik bir enerjiyle MJ belgeseli izlerken yalnız başıma dans ederdim nefes nefese yumuşacık halıların üzerinde. Yetmezdi.

Bir film izlerdim. Bir replik, derdi ki ‘"Onlar gibi değilim ben. Olamadım." Sonra esas kız giderdi. Çocuklar gibi ağlardım arkasından. 'Biri' gözlerini devirir ama yine de gülerdi. 'Biri' gülerdi ve ben nefesimi tutardım.
Gecenin kör bir vakti anksiyete nöbetlerinden hallice tavanı seyrederdim. Çok severdim kedimi, sahip olduklarımı ve ait olduklarımı. Gülümserdim boşluğa ama kafamın içinde alakasız şarkılar benim için çalardı durmaksızın. Hepsini gözden geçirir bir kusur bulamazdım hatıralarımın ışıltısı içinde. 'Biri' sarıp sarmalardı avuçlarımı intihar eden minik civcivlermiş gibi. Tırnaklarımı avuç içlerime batırırdım uyanmak için 'diğeri'nden. Sonra da uyanırdım gerçekten*. Ve onlar gibi karışırdım ıssız kalabalığa. Ne anlatırdım, ne dinlerdim, ne de bir parçası..
H.