top of page
Ara

Fevgo

Yazarın fotoğrafı: Hilal ÇelikHilal Çelik

“Sakin ol.” dedim kendime, “Atak geçiriyorsun. Sakin ol, biraz sürecek ama geçecek.” Bu sözlerim sıcak suyun buharında kayboldu sanki zihnimin içinde. Bütün o meditasyonlardan yoga pratiklerinden öğrendiğim şeyi uygulamaya çalışırken buldum kendimi. Zihnimin içinde bir denge arayışı, düşüncelerimi itip çekmeden. “Şu an ne olduğunu fark et.” dedim ağlayıp zırlamadan.


Korkuyordum. “Neden?” diye sordum. Sadece sevmeye ve sevilmeye ihtiyacım vardı. “Hayır, sevmeye ve sevilmeye ihtiyacın yok ama neden korkuyorsun?” Karanlıkta odamın loş duvarları hissiz bir boşluğa dönüşüyordu. Saat gece 3 olmuştu ve ben yine konuyu dağıtıyordum. “İnsanların yalanlarından korkuyorum.” diye itiraf ettim. Gülümsedim. “Devam et, ne oluyor şu an tam olarak.”, “Üzgünüm. Bir şeyi tetikledi, birkaç kademe ötesinde bir şeyleri. Hatırlıyor musun? Evden 2 km uzaklıktaki o sevimli kafeye gidişlerimi. Artık kahvaltılardan sonra rutinim olmuştu. Arkadaki bohem koltukta oturup akşama kadar boş yapar Çarşamba akşamları puba gidip deliler gibi eğlenirdik. Bütün diğer kaostan uzaklaşıp güvenli bir alan yaratırdım kendime. Bazen sahilde güneşin batışını izlerdik, arkada “Fevgo” çalardı. ‘Güzeldi değil mi?’” diye sordum. “Güzeldi, güzel zamanlardı.” dedim, “Ama geçti. Ben anladım ne demek istediğini. Şimdi çık oradan. Buraya dön.” Söylendim. Bu bilinçli farkındalık falan, eskiden ağız tadıyla dramalar yapabiliyordum en azından. Acı çekiyordum, ve sanırım bundan keyif alıyordum allah affetsin.


Ama korkuyordum yine de. “Korkmana gerek kalmadı, çünkü zaten kaçmayı seçtin çoktan.” dedim dalga geçerek. Dudaklarımı büktüm. “Haklısın, çok salakça oldu. Keşke gerçekten ölü taklidi yapsaymışım birkaç gün, en azından gizemliymiş gibi falan olurdu.” Gözlerimi devirdim. “Kendini iyi hissettiğin sürece… Unuttun mu? Yoksa bir yerde durmanın bir manası yok.” Somurtarak onayladım, “Ne yapacağız şimdi peki?”


Kendime sarıldım. “Sorun yok, ben seni seviyorum. Bugünlerde kendini biraz kötü hissediyorsun. Belki yoruldun. Belki ihtiyacın olan bir şeyler var ama kendine bunu sağlayacak yeterli bir alan bulamıyorsun. Uyuyamaman için yapabileceğimiz hiçbir şey yok, ama dudaklarını kemirmeyi bırakabilirsin, sabah hametan süreceğiz ilk iş. Sonra acı bir kahve yapacağım sana. Bir süre battaniyenin altına saklanıp somurtmana izin vereceğim. Sonra çok işimiz var. Dolaptaki enginarlar bozulmadan onlardan harika bir öğlen yemeği yapacağız.

Akşam, Mey’in MasterClass dersine gireceğiz ve yeni taytımızı giyeceğiz en önemlisi. Biraz heyecan yaratmış olmalıyım ki dudaklarımın kenarında bir gülümseme yakaladım.


Herkes gider, her şey biter, gün doğar, gün batar.. Bildiğin her şey değişir bir gün Hilal, biliyorsun sen de. Biz yoga yapar, Misha’ya sarılır ve hayatımıza devam ederiz.”


Ayaklarımın ucunda yatan Misha’yı kucaklayıp yanıma çektim. Birbirimize sokulduk sıcacık. Sonra uyumuşum.


H.

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

留言


  • White Facebook Icon
  • White Twitter Icon
  • White Instagram Icon

© 2016 by Hilal Çelik. Proudly created with Wix.com

bottom of page